“Deprem sonrası çocuk ve ergenlerle doğru iletişim önemli”
Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve 11 ilde hissedilen deprem, bölgede yaşayanları hem fiziksel hem de ruhsal olarak etkiledi. Uzmanlar, özellikle çocuk ve ergenlerde deprem sonrası oluşabilecek psikolojik etkilere dikkat çekiyor. Sosyal Bilimler Fakültesi Çocuk ve Ergen Klinik Psikoloğu Prof.
Depremin manevi etkileri konusunda uzmanlaşan uzmanlar, özellikle çocuklar ve ergenlerle gerçek bir bağ kurulması gerektiğinin altını çiziyor. Beykoz Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Çocuk ve Ergen Klinik Psikoloğu Prof. yani kriz anında.
Bu duygularla birlikte bireylerde tepkisizlik ya da aşırı hassasiyet görülebileceğini belirten Erden, “Yıkım anını yeniden yaşıyormuş gibi hissetmek, sarsıntı sahnelerini tekrar tekrar hatırlamak, her türlü ses, görüntü ve benzeri uyarılardan kaçınmak. beyin sarsıntısı, uyuyamama, yalnız kalmayı tercih etme, umutsuzluk, umutsuzluk. Derin acı çekme, çabuk ve çok öfkeli öfke gibi duygu ve davranışların, kriz döneminde gözlenebilen ve uzun süre devam edebilen olağanüstü durumlara verilen gerginliğin olağan yansımaları olduğuna dikkat çekti.
DEPREMİN ÇOCUKLAR VE ERGENLER ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
prof. Erden, yetişkinler gibi çocukların da travmatik olaylardan sonra bariz bir şekilde gerginlik gösterebildiğine dikkat çekerek, şunları kaydetti:
“Korku, öfke, ızdırap, sıkıntı, telaş, suçluluk vb duyguların yanı sıra kafa karışıklığı, çekingenlik, huzursuzluk hissi, heyecanlanma, fazla hareketlilik, huzursuzluk veya çok tahrik olma gibi davranışlar da görülebilir. Çocukların travmaya verdikleri tepkiler; çocuğun yaşı, travmanın nedenine ilişkin subjektif algısı (örneğin, benim yaramazlık yaptığım için oldu), sevilen birinin kaybı, yetişkinlerin baş etme güçlerinin olduğunu gözlemleme gibi pek çok farklı faktör olabilir. sorunlar, fiziksel yaralanma vb. ergenlerde anksiyete, huzursuzluk, depresyon, travmatik olaylar sonrası kendini suçlama, okula ve diğer etkinliklere karşı ilgi kaybı, önceki yaş gruplarına ait davranışlar (gerileyici davranışlar), uyku ve iştahta bozulma, uyku terör, saldırganlık, konsantrasyon düşüklüğü ve ayrılık kaygısı, geri çekilme, yalnızlık duyguları ve acı tipik olarak görülebilir.
Depreme maruz kalan çocuk ve ergenlerin duygusal olarak ağır ve zor bir hayat yaşadıklarını, tüm duygularının uyandığını ve bu zorlu hayatı tam olarak anlayacak yaşta olmadıklarını vurgulayan Prof. Dr. Gülsen Erden, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çocuğun yaşı çocukla kurulacak bağı belirleyecek olsa da temel ilke saygılı, duyarlı, anlayışlı, samimi ve şefkatli yaklaşımdır. Çocukla göz hizasında konuşmak ve görüşmeye tanışarak başlamaktır. oldukça değerlidir.Onay ve istek olmaksızın fiziksel temas çocuğu korkutabilir, istemeyebilir.Dr. Yazık ayrıca çocuklara yaşadıklarıyla ilgili ne oldu sen ne yaptın?’ Bu tür soruların sorulmamasının değerli olduğunu ifade ederek, konuşmak istemeyen çocukların kaygı ve sıkıntılarının nedenlerini anlamak için fotoğraf çekme, yazma ve oyun oynama seçeneklerinin sunulmasını önerdi.
ÇOCUKLARA SARSMA NASIL ANLATILIR Çocuklara deprem anlatılmadan önce, verilecek bilginin çocuğun yaşına ve küçük çocuklara uygun olduğundan emin olunmalı, “Deprem oldu. , bazen sallarız ve evimizdeki eşyalar hareket edebilir, bazen de evimizin duvarları sallanmaya dayanamaz.Depremler kar gibidir, kuvvetli ses çıkaran şiddetli rüzgarlardır. Gülsen Erden, “Öte yandan, sadece tektonik levhalar ve depremlerin arkasındaki bilim anlatılarak, ilkokul çağındaki çocukların kaygılarının azalması sağlanabilir. Bu değerli. Ayrıca çocukların önünde telefona bakıp ‘deprem olunca ne olur’ diye sormak, yıkılan binaların fotoğraflarını göstermek ya da büyük korkularla çocuklara afeti aktarmak da yapılmaması gereken hatalar arasında yer alıyor.” DEPREMİ KİMLER YAŞAMADI AMA KİMLER MANEVİ OLARAK İYİ HİSSETMEDİ?
prof. Dr. İyi görünmeyen şeylerin farkında olmanın uygun hale gelmek için değerli adımlar olduğunu belirtti.
Günlük rutinlerde ve alışkanlıklarda (yeme ve uyku düzeni gibi) bir değişiklik olursa hem çocuklar hem de yetişkinler için gözden geçirip eski rutine dönmeye çalışmanın değerli olduğunu vurgulayan sözlerini şöyle tamamladı:
“Çocuklara oyun alanı açmak, akranlarıyla birlikte oynamalarına ve ortalarda olmalarına izin vermek, fotoğraf çekmelerine, duygu ve düşüncelerini yazılı olarak paylaşmalarına destek olmak, hem travma yaşayanlar hem de travma yaşayanlar için uygun baş etme yollarının geliştirilmesinde ve güzelleştirilmesinde etkilidir. Ruhen iyi hissetmek için alkol. Uyuşturucu, uyuşturucu veya diğer zararlı davranışlara başvurmamak ve duygu yükseltici kesin delilleri olmayan söylentilerden uzak durmak da değerlidir.”